Ebeveyn–Çocuk Etkileşimi ve Narsistik Patolojinin Gelişim

Narsistik patoloji örgütlenmesinin zihinsel temsillerindeki bozulmaların tam olarak ne zaman oluştuğu kesin değildir. Ancak bu yapının kökenleri, büyük olasılıkla çocuğun kendilik ve öteki temsillerini ilk kez oluşturmaya başladığı erken gelişim evrelerinde, özellikle de olumlu ve olumsuz deneyimlerin zihinsel düzeyde ayrışmaya başladığı dönemde oluşur.

Narsisistik patolojinin çekirdeği, çoğunlukla çocuğun ebeveynlerinin dikkatini çeken başarıları, becerileri veya “özel” yönleri etrafında şekillenir. Bu gibi durumlarda ebeveynler, çocuğu ayrı bir birey olarak sevmezler; bunun yerine çocuğun dikkat çeken niteliklerine hayranlık duyarlar.
Bu hayranlık çoğunlukla ebeveynin kendi narsisistik boşluklarını doldurma arzusuna hizmet eder.

Ebeveynler, çocuğun bu “özel” yönlerine yatırım yapar, onları destekler gibi görünür; ancak bu destek, çocuğun gerçek duygusal ve gelişimsel ihtiyaçlarından çok, ebeveynin kendi ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşir.

Böylece çocuk, ebeveyninin gözünde değerli olmak için belirli özelliklerini abartarak içselleştirir. Ancak zamanla, ebeveynin sadece idealize edilen değil, aynı zamanda sömürücü, eleştirel ya da değersizleştirici yönleriyle de karşılaşır.
Bu da çocuğun iç dünyasında hem kendiliğe hem ötekilere dair temsillerin parçalanmasına yol açar. (Kernberg, 1975; 2007)


Narsistik Patolojide Ebeveyn Tutumları

Narsisistik kişilik örüntüsü geliştiren bireylerin çoğunda, çocuklukta ebeveynin çocuğa benliğinin bir uzantısı gibi davranması, yani çocuğun birey olarak değil, ebeveynin arzularına hizmet eden bir varlık olarak görülmesi yaygındır.

Bu durumda çocukların:

  • Gerçek ihtiyaçlarına ve duygularına değer verilmez,

  • Bağımlılık ihtiyaçları bastırılır ya da görmezden gelinir.

Araştırmalar, narsisistik bozukluk geliştiren çocukların çoğunlukla ya:

  • Duygusal olarak uzak, mesafeli, empati kurmayan ebeveynlere,

  • Ya da fazla müdahaleci, kontrolcü ve aşırı koruyucu ebeveynlere sahip olduklarını göstermektedir.

Her iki uç da çocuğun içsel bütünlüğünü geliştirmesini engeller ve onu, kendiliğini düzenlemek için narsisistik savunmalara mahkûm eder:
Ya kendilik değerini abartır (büyüklükçü yapı), ya da sürekli başkalarının beklentilerine göre şekil alır (kırılgan yapı).


Gerçek Bağ Kuramayan Ebeveyn ve Yüceltmeye Dayalı Sevgi

Bu çocukluk ortamında, çocuklar koşulsuz sevgi yerine idealize edilmeye maruz kalır. Ebeveyn, çocuğun “başka çocuklardan daha zeki, daha özel, daha yetenekli” yönlerini överken, çocuğun temel bakım ve güven ihtiyacını göz ardı edebilir.

Bu durumda çocuk, ebeveynin kendisini sevmesinden değil, yüceltmesinden değer gördüğünü öğrenir.

Zamanla bu çocuk:

  • Gerçek değerli oluşuna güvenemez,

  • Duygusal bağlanmayı tehlikeli bulur,

  • Ya “güçlü ve üstün” olmalı ya da tamamen içe kapanmalıdır.

Sonuç olarak, çocuklukta gerçek ilişkiden mahrum kalan birey, yetişkinlikte ilişkilerde duygusal derinlik kuramaz, karşılıklı etkileşimi tehdit olarak yaşar.

Narsist Sevgili

Yorum yapın

Call Now